Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INBC) 2020 Raporu açıklandı. Rapora göre, Türkiye en fazla eroin yakalayan ülkeler arasında!..
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INBC) 2020 Raporu, dünyayla aynı anda Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 2005-2010 ile 2015-2022 dönemleri Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi ve önceki Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından açıklandı. Türkiye’nin uyuşturucunun arzıyla mücadelede önemli başarılarına dikkat çeken Prof. Dr. Sevil Atasoy, dünya genelinde en fazla eroin yakalayan ülkeler arasında Türkiye’nin İran ve Afganistan’dan sonra üçüncü sırada olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Atasoy, pandemi sırasında da Balkan yolunun yani Afganistan’dan çıkan, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen Balkan yolunun kullanılmaya devam ettiğini kaydetti. Prof. Dr. Atasoy, pandemide yasa dışı sevkiyat yöntemlerinin de farklılaşarak maske, eldiven ve dezenfektanın kaçakçılıkta da kullanıldığını kaydetti.
Pandemi nedeniyle seyreltilmiş ve eş zamanlı çevrimiçi düzenlenen basın toplantısında konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “COVID-19 ile ilgili Great Reset var” uyarısında bulundu. Dünyanın küresel ve büyük bir resetleme yaşadığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Toplum olarak gençlerimiz ve ileri yaşla ilgili özellikle küresel pandeminin oluşturduğu yalnızlık ve psikiyatrik hastalıklar pandemisini ciddiye almamız lazım. Great Reset’i yapmazsak küresel hastalığın nesnesi olacağız” dedi.
Prof. Dr. Tarhan: İleri yaştaki bireylerde madde kullanımı arttı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, açılış konuşmasında raporun özet kısmında madde bağımlısı olan yaşlılar konusuna dikkat çekildiğini belirterek “Bu konunun ciddi şekilde ön plana çıkarılması çok önemli. İlgili istatistiklere baktığımızda gerçekten 65 yaş üstü kişilerin madde kullanım oranının küresel olarak arttığı, COVID-19’un bunu hızlandırdığı görülüyor. Şu an 65 yaş üzeri olan dünyadaki kişi sayısı 103 milyon iken; bu rakam 2050 yılında 1.5 milyara çıkacak. Bu sadece yüksek gelirli ülkelerin gerçeği değil. Bu orta ve düşük gelirli ülkelerin de gerçeğidir” dedi.
“COVID-19’a şu an ‘Great Reset’ deniyor. Dünya küresel ve büyük bir resetleme yaşıyor. Dünya ve toplumlar kendini resetlemek zorunda. O yüzden Great Reset kavramını muhakkak politika belirleyicilerin göz önüne alması gerekir. Biz toplum olarak gençlerimiz ve ileri yaşla ilgili özellikle küresel pandeminin oluşturduğu yalnızlık ve psikiyatrik hastalıklar pandemisini ciddiye almamız lazım. Great Reset’i yapmazsak eğer böyle durumlarda küresel hastalığın nesnesi olacağız. Halbuki biz özne olmalıyız ve hastalık bizi değil biz hastalığı yönetmeliyiz. Bunun için de muhakkak politika belirleyicilerin proaktif olması gerekiyor.”
Prof. Dr. Sevil Atasoy, 2020 Raporu’nu paylaştı
Türkiye ile ilgili kayda geçen hususlara özel olarak yer verilen basın toplantısında her yıl olduğu gibi bu yıl da dünya raporunun bir teması bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Hükümetlerin özellikle dikkatini çekmek istediğimiz konu, madde bağımlısı olan yaşlılar. 2019 yılında dünyada 65 yaş üzerinde 703 milyon kişi yaşarken, 2050 yılında bu sayının ikiye katlanacağı ve 1.5 milyara erişeceği hesaplanıyor. Toplam dünya nüfusun %16’sı bir başka deyişle her altı kişiden biri 65 yaşın üzerinde olacak. Başlangıçta, yaşlı nüfus yüksek gelirli ülkelerin gerçeği olduğu halde, sağlık hizmetlerinin gelişmesi ile birlikte şimdilerde aynı durum düşük gelirli ülkeler için de geçerli. Son 10 yılda yaşlı nüfustaki madde kullananların oranı, genç nüfustakinden daha hızlı şekilde arttı. Bu hızlı artışa sadece 1946 – 64 yılları arasında zengin ülkelerde doğan ve “Baby Boomers” olarak adlandırılan Patlama Kuşağının yol açtığını düşünmek hatalı olur. Yaşlı kişilerin madde bağımlılığı küresel bir sorun haline geldiği halde, hükümetlerin yeterince bu konuya eğilmediğini belirtiyor, gerek gençlik yıllarında maddeyle tanıştıkları için bu davranışlarını sürdürenlere, gerekse pek çok neden yüzünden ileri yaşta madde bağımlısı olanlara yaşlılara özgü tedavi programlarının geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, pandemi kısıtlamaları sayesinde, genellikle gece kulübü ve partilerde toplu halde kullanılan ekstazi gibi maddelerin tüketimini azaltmış olsa da gerek açık web, gerekse karanlık web piyasalarında, sosyal medya üzerinde, çevrimiçi şifreli platform ve forumlarda uyuşturucu satışının sürdüğünü kaydetti.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, uyuşturucuyla mücadelede Türkiye’nin PICS operasyonel koordinasyon sistemini kullandığını belirterek “İran, Bulgaristan, Hollanda ve İnterpol’le birlikte 2017 ve 2018 yıllarında ele geçen 22 bin litre anhidritin aynı örgüt malı olduğunu açığa çıkarttı. Soruşturmalar sürüyor ama burada ülkemizin önemli bir liderliği var. Bildiğiniz gibi anhidrit her şeye rağmen eroin eldesinin başlıca kimyasalıdır. Olmadığı takdirde geleneksel yollarla ucuz bir biçimde eroin elde etmek mümkün olmaz. Türkiye yılda 10 bin litreden fazla anhidrit yakalayan az sayıdaki ülkeden biridir. Aynı şey 2021 yılında da oldu. Muhtemelen kendi rekorumuzu 2021’de egale etmiş olacağız” diye konuştu.
Türkiye’nin dünya genelinde en fazla eroin yakalayan ülkeler arasında İran ve Afganistan’dan sonra üçüncü sırada olduğunu kaydeden Prof. Dr. Atasoy, “Doğal olarak üçüncü sırada çünkü Afganistan’dan çıkan eroin İran üzerinden ülkemize geliyor ve oradan da Avrupa’ya geçiyor. Ancak şurası muhakkak ki pandemi sırasında Balkan yolu yani Afganistan’dan çıkan, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen ünlü Balkan yolu kullanılmaya devam etti ve Afganistan İran Türkiye ve Balkan ülkeleri hattı üzerinde çok sayıda eroin yakalaması da bunu da kanıtlar oldu” dedi.