Prof. Dr. Özdoğan vitamin takviyelerindeki riskleri anlattı… Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, Türkiye’de bitkisel ürünler ve takviyelerin kullanımı konusunda tavsiyelerde bulundu. Vitamin takviyesi alan kişilerde kanser riskinin arttığını ifade eden Prof. Dr. Özdoğan, kullanıcıları uyardı.
Prof. Dr. Özdoğan vitamin takviyelerindeki riskleri anlattı… ABD’de 1994’te Diyet Takviyeleri Eğitim ve Sağlık Kanunu (DHSEA) olarak bilinen yasa, “diyet takviyeleri” olarak yeni bir ürün kategorisi oluşturdu. Günümüzde bu yasa bile kendi halkını yeterince korumamaktadır. 1994 yılında birkaç bin ürün ile 4 milyar dolarlık olan pazar, on binlerce diyet takviyesi ile 40 milyar dolardan fazla bir pazara dönüştü.
Bir dizi boşluk, yasadaki belirsizlik, dil ve endüstri uyumunun eksikliği, yeni bileşenlerin çoğunun ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından herhangi bir güvenlik değerlendirmesi yapılmadan kullanılmasına ve denetimdeki bu başarısızlık pazarın büyümesine yol açmıştır. 1994’ten bu yana 75 bin yeni ek ürün piyasaya sürüldü. FDA piyasadaki on binlerce yeni üründe kaç tane yeni güvenli içeriğin bulunduğunu belirleyen bir sisteme sahip değil.
Supplementlerdeki güvenlik risklerine çarpıcı örnekler
Mevcut sistemle ilişkili güvenlik riskleri, FDA tarafından araştırılmadan yüzlerce egzersiz ve kilo kaybı ürününe konulan, farmasötik bir uyarıcı olan 1,3-dimetilamilamin (DMAA) ile gösterilmiştir. Savunma Bakanlığı uzmanları (DOD), DMAA’nın hemorajik inme (beyin kanaması) ve ani ölüm riskini artırabileceğinden endişe duymuşlardı. DOD, uyarıcıların askeri üslerde satışını yasakladı. FDA baskı altında kaldı ve olağan dışı bir adım attı. FDA 1,3-dimetilamilami (DMAA) ülke çapında yasakladı.
Bu hamleye takviye üreticileri, ürünleri yeni uyarıcılar ile yeniden formülize ederek yanıt verdi. DMAA’nın yerini, geleneksel olarak birlikte tüketilmeyen bitkisel bileşenlerin sentetik versiyonları ve yeni bir aegelin, higenamin ve kafein kombinasyonu ile değiştirdiler. Firma bu değişikliği FDA’ya bildirmedi veya güvenlik verileri sağlanmadı. Piyasaya sürüldükten bir yıl sonra, OxyELITE Pro ürünü 69 kişiyi etkileyen şiddetli hepatit (karaciğer iltihabı) salgını ile bağlantılandırılmıştır; 32’si hastaneye kaldırıldı, 3’üne karaciğer nakli gerekliydi ve 2’si öldü.
Türkiye’de bitkisel ürünler ve takviyeler hakkında yasal düzenlemeler nelerdir?
Prof. Dr. Özdoğan vitamin takviyelerindeki riskleri anlattı. Türklye’de bitkisel ürünlerin hazırlanması ve pazara sunulmasına ilişkin değerlendirmeler Sağlık Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kendi mevzuatlarına göre, farklı uygulamalar şeklinde yürütülmektedir. Bu bakanlıkça yürütülen esaslar çerçevesinde üretici veya ithalatçılar oldukça basitleştirilmiş bir başvuru sistemi ile çok kısa zamanda aldıkları izinlerle ürettikleri ve/veya ithal ettikleri gıda takviyelerini piyasaya sürmektedir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından denetlenen bitkisel ürünlerin analiz edilmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Buna karşılık Sağlık Bakanlığı tarafından 6 Ekim 2010 tarihinde yayımlanan “Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği” ile insan sağlığını koruyucu, tedavi edici etkileri olan ve geleneksel kullanıma sahip tıbbi bitkilerden hazırlanan bitkisel tıbbi ürünlerin ve bitkisel preparatların ruhsatlandırılması Sağlık Bakanlığı’na verilmiştir. Bununla beraber şu an durum kesin çizgilerle ayrılmış değildir. Yasal zeminde yaşanan bu bilinmezlikler sonucunda tıbbi bir bitkiden hazırlanan bir ürün, Sağlık Bakanlığı’ndan izinli bitkisel bir ilaç olarak eczanelerde satılırken; aynı tıbbi bitkiden gıda takviyesi adı altında hazırlanan bir başka ürün de büyük bir alışveriş merkezinin içindeki bir satış noktasında denetimden uzak bir biçimde satılabilmektedir. Bugün ülkemizde bazı gıda takviyelerinin eczanelerde de satıldığını görmek mümkündür. Fakat bu durum tam bir güveni yansıtmaktan uzaktır.
Vitamin takviyelerinin kanser hastaları üzerindeki etkileri
Özellikle meme kanseri için kemoterapi görürken takviye almak o kadar iyi bir fikir olmayabilir. Journal of Clinical Oncology adlı önde gelen bilimsel kanser dergisinde 19 Aralık 2019’da yayımlanan ve bini aşkın sayıda hastayı kapsayan bir çalışma, antioksidanlar, demir, B12 vitamini ve / veya omega-3 yağ asidi takviyeleri alan hastaların, almayan hastalardan daha kötü sonuçlara sahip olduğunu buldu.
A, C ve E vitaminleri de dahil olmak üzere herhangi bir antioksidanın yanı sıra karotenoidler ve koenzim Q10’un kullanıldığını bildiren hastaların, kemoterapi tedavisi sırasında ve öncesinde takviyeleri kullanmaları durumunda kanser nüksü (tekrarı) yaşama olasılıkları % 41 daha fazlaydı.
Kemoterapi öncesi ve sırasında herhangi bir antioksidan kullanan hastalarda meme kanserinin nüks ve ölüm riskinin arttırdığı bulundu. B12 vitamini, demir ve omega-3 yağ asidi kullanımı da daha kötü sonuçlarla ilişkilendirildi.
Yüksek nüks ve ölüm oranları
Bu çalışmada toplam 1134 hasta her iki anketi de doldurdu. Bu grupta 251 nüks (kanser tekrarı) ve 181 ölüm oldu. Hastalık nüksü yaşayan veya ölenlerin ileri yaşta olma, postmenopozal (menopoz sonrası dönem) olma ve daha yüksek vücut kitle indeksine (VKİ) sahip olma olasılıkları daha fazlaydı. Genel olarak, hem tedavi öncesinde hem de tedavi sırasında herhangi bir antioksidan kullanan hastalar, daha fazla kanser nüksü ve ölüm riski altındaydı. Tedaviye başlamadan önce veya sadece kemoterapi sırasında antioksidan kullananlar arasında herhangi bir ilişki gözlenmemiştir. Herhangi bir zamanda antioksidan içermeyen takviye multivitamin ve D vitamini kullananlarda herhangi bir ilişki gözlemlenmedi.
B12 takviyesi, tedavi öncesinde ve sırasında kullanıldığında daha kötü hastalıksız sağ kalım ile ilişkiliydi. Demir takviyesi, tedavi sırasında alındığında ve kemoterapi öncesinde ve sırasında kullanıldığında daha fazla nüks ve ölümle ilişkiliydi. Hem tedavi öncesi hem de tedavi sırasında omega-3 yağ asitlerinin alınması, daha kötü hastalıksız sağ kalım ile ilişkiliydi, ancak genel sağ kalım ile ilişkili değildi.
Sonuç
Sonuç olarak, ülkemizde de takviye güvenliği konusunun ciddiye alınması gerektiğini düşünüyor ve yasal düzenleme ile tüketicilerin güvenli vitaminlere, minerallere, bitkilere ve diğer diyet takviyelerine erişim sağlamalarının mümkün olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde sık olarak basında takviyeler (supplementler, zayıflama ürünleri, gıda takviyeleri, cinsel performans ürünleri) hakkında endişe veren haberler yer almaktadır. Sorun sadece, bu ürünlerin kimi zaman merdiven altı üretim ile gündeme gelmesi değil, güvenliklerinin büyük oranda üretici beyanına dayanıyor olmasından ve ilaçlar gibi ciddi denetim mekanizmalarına uğramamalarından kaynaklanmaktadır.
Herhangi bir kanser teşhisi konan kişiler, doktorlarıyla vitamin veya diğer takviyeleri almaları gerekip gerekmediği hakkında konuşmalıdırlar. Antioksidanlar dahil olmak üzere vitaminlerini ve minerallerini yiyeceklerden almaya çalışmak en doğrusudur. Sağlıklı ve dengeli bir diyetle vücudunuzun ihtiyacı olan tüm besinleri kemoterapi alırken bile alabilirsiniz.
Kaynaklar
Pieter A. Cohen, M.D., and Scott Bass, J.D. Injecting Safety into Supplements — Modernizing the Dietary Supplement Law. N Engl J Med, 19 December 2019.
Christine B. Ambrosone ve ark. Dietary Supplement Use During Chemotherapy and Survival Outcomes of Patients With Breast Cancer Enrolled in a Cooperative Group Clinical Trial (SWOG S0221). JCO, 19 December 2019.