Proktoloji Uzmanı Op. Dr. Yasir Gözü, hemoroid, anal fissür, anal fistül ve kıl dönmesi gibi makat hastalıklarının günümüzde ameliyatsız lazerle tedavisinin hastaya sunduğu fırsatları ve bu süreçte merak edilenler soruları Doctors BPM Dergisi okurları için cevapladı.
- Proktolog kime denir? Eğitim sürecinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1998 yılında mezun olduktan sonra ihtisasımı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Genel Cerrahi alanında tamamladım. Sonrasında tüm bilgi ve birikimimi “Proktoloji” alanına yönlendirdim. Proktolog ise kalın bağırsak, rektum ve makat bölgesindeki hastalıkları tedavi eden ve bu konuda uzmanlaşan hekime denilmektedir.
- Genel cerrahi ile başladığınız bu meslek yolculuğunuzda proktoloji alanına yönelmenizi sağlayan faktörler neler oldu?
Genel cerrahi alanında ihtisas yaparken fark ettim ki makat hastalıklarına sahip kişilerin tedaviye yaklaşımları çekincelerle dolu. Gözlemlediğim kadarıyla çoğu hasta bu sebeple tedaviyi ya erteliyor ya da neredeyse hiç tedaviye başlamayıp evde kendi kendilerine bir tedavi yöntemi bulmaya çalışıyorlardı. Bu sebeple hastalardaki bu çekinceleri yıkabilmek ayrıca makat hastalıklarında ameliyatsız lazerli yöntemler gibi tedavi şeklini ve koşullarını da iyileştirebilmek adına bu alana yönelmeyi tercih ettim.
- Proktoloji alanında çalışmalarınızla fark yarattığınız konuşuluyor. Esasında nedir bu fark, açıklayabilir misiniz?
Amacım hastanın uzun ve yorucu süreçler geçirerek iyileşmesinden ziyade hızlı, konforlu ve etkili bir şekilde sağlığına kavuşabilmesi oldu her zaman. Bu noktada 15 yıldır hastalarımın, ameliyatsız lazer tedavisini uygulayarak hem daha az riskli hem de çok daha başarılı bir yöntem ve teknikle iyileşme sürecini tamamlayabiliyorum.
- Makat hastalıklarında lazer tedavisi artık neredeyse her hekim tarafından çoğunlukla kullanılıyor. Bu noktada hastaların sizi tercih etmesindeki nedenleri nasıl açıklarsınız?
Evet, bahsedilen lazerli tedavi artık günümüzde çoğu doktor ve kurum tarafından rahatlıkla uygulanabiliyor fakat burada devreye lazeri uygulama şekli giriyor. Lazer sonuç olarak bir cihaz. Bu cihazı nasıl kullanılacağı ise tamamen hekimin tecrübesine kalmış durumda. Hemoroid rahatsızlığındaki gibi açık ameliyat esnasında da lazer kullanılabilir. Benim yaptığım işlemdeki püf nokta, işlemin lokal anestezi altında, oldukça kısa bir sürede tamamlanıyor olması. Öyle ki şu an çoğu hekimin ve kurumunun lazerli tedavi yöntemleri; genel anestezi uygulanması, hastanın işlem öncesinde aç bırakılması ve yatış gerektirmesi açısından dezavantajı oluşturuyor. Benim uygulama şeklimde ise hastalar herhangi bir kesi, dikiş, narkoz ve yatış işlemi ile karşı karşıya kalmadan aynı gün içerisinde ayağa kalkıp sonrasında da diğer yöntemlere kıyasla iyileşme sürecini çok daha hızlı tamamlayabilecekleri bir yolda kendilerini bulabiliyor.
- Lazerli tedavi ile klasik cerrahi işlemle yapılan ameliyat arasındaki en dikkat çeken fark nedir?
Benim uyguladığım tekniğin en büyük farkı az önce de bahsetmiş olduğum üzere herhangi bir kesi, dikiş olmaması ve genel anestezi yerine lokal anestezinin uygulanıyor olması olarak öne çıkabilir. Neşter denilen alet bizim için artık tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı desek yeridir. (Gülüyor.)
Lazerle yapılan ameliyatsız tedavide hastaların işlem öncesi herhangi bir ön hazırlık yapmalarına gerek kalmıyor. Hatta ve hatta hastalar müdahale öncesinde yemek yiyip ardından yaklaşık 5 ile 8 dakika arasında süren ameliyatsız lazerli tedaviyi alarak aynı gün içerisinde evlerine rahatlıkla dönebiliyor. Kısacası lazerli tedavi insanların sosyal yaşantılarına klasik cerrahi işlemle yapılan yönteme göre kesinlikle balta vurmayan ve başarılı sonuçlar elde ettiğimiz bir yöntem.
- Hastalarınız, size genellikle hastalıklarının hangi aşamasındayken başvuruyor? Şüpheye düşer düşmez mi yoksa son aşamadayken mi?
Bu tabi ki kişinin yaşına, deneyimlerine ve hastalığının vermiş olduğu şikâyetlerin hissedilme derecesine göre sürekli farklılık gösterebilen bir konu. Kısacası kişiden kişiye oldukça değişkenlik gösteriyor. Örneğin bir hasta vardır ve her baş ağrısında bir doktora görünmeyi alışkanlık edinmiştir ama kimisi vardır doktora görünmek için ancak başına büyük bir felaketin gelmesini bekler. Tabi konu makat hastalıkları olunca hastalar bir adım geri durabiliyorlar ama neticesinde günümüzde artık neredeyse herkes sağlığın ne kadar kıymetli olduğunun farkında. Bu sebeple hastalarım için böyle bir genelleme yapmaktan ziyade şu öneride bulunmak istiyorum: Vücudunuzun da bir dili var ve bazı şikâyet belirtileri ile size sinyaller yolluyor. Lütfen onu dinleyin ve asla ertelemeyin.
- Makat kanserlerinin hemen hemen makat hastalıklarıyla aynı belirtilerle ortaya çıktığı söyleniyor. Bu ikisinin ayrımının ilk etapta hasta tarafından yapılması mümkün olabilir mi?
Hastalık mı yoksa kanser mi ayrımı hastalar ya da yakınları tarafından yapılamaz. Bu noktada internette yazan bilgiler de hastaların bakış açısını olumsuz yönde etkileyebildiği gibi hastaları umutsuzluğa ve karamsarlığa itebiliyor. Bir hastalığın tanısının ancak alanında uzman bir hekim tarafından yapılabileceğini burada yeniden hatırlatmak gerekir. Bu ayrım da yine özellikle makat hastalıklarında, uzman bir proktoloji hekiminin kullanacağı tanı yöntemleri ile belirlenebilir.
- Peki, hastalarınızda gördüğünüz sıkıntılı ya da üzücü bulduğunuz durumlar günlük yaşantınızı nasıl etkiliyor? Bu gördüklerinizden sonra kendi iç benliğinizi nasıl tedavi ediyorsunuz?
Elbette bir hekim olarak hepimiz bazen unutamayacağımız ya da hayata bakışımızı değiştirebilen olaylarla meslek hayatımızda muhakkak karşılaşabiliyoruz. Hayattaki her deneyimin bir tecrübe olduğunu varsayarsak, etkilendiğim olayları hayatımda kullanabileceğim bir başka pencere yani bakış açısı olarak konumlandırıyorum. Bu hem meslek hayatımda hem de kişisel yaşantımda daha doğru hamleler yapmama yardımcı olabiliyor.
- Son olarak, makat hastalıklarından korunmak için neler yapmamız gerekir?
Makat bölgesinin zorlanması çoğunlukla kişide hemoroid (basur), anal fissür ya da bilinen adıyla makat çatlağı ve anal fistülün oluşumuna neden olabiliyor. Kronik kabızlık ya da ishal bölgenin zorlanmasına neden olabiliyor. Bu noktada beslenme şekli, düzeni ve kişinin hareketsiz bir yaşamdan kaçınıyor olması oldukça önemli. Bununla birlikte yine lazerle tedavisini gerçekleştirdiğimiz kıl dönmesi ve genital siğil rahatsızlıklarında dikkat edilmesi gereken farklı faktörler devreye giriyor. Kıl dönmesinde vücuttaki kılların belirli aralıklarla temizlenmesi oldukça önemliyken, genital siğil oluşumundan korunmak için tamamen engelleyici bir araç olmasa da genital siğilin (HPV) bulaşma olasılığını düşürebilen prezervatif kullanımı tavsiye edilebilir.
Stres ortaya çıkarabilir
- Stres için tüm kötülüklerin ve hastalıkların anası desek belki de yanlış olmaz. Peki, stres makat hastalıklarının da sebebi olabiliyor mu?
Stresi tüm yaşantımızı etkileyebilen bir faktör olarak görebiliriz. Makat hastalıklarında da dolaylı bir şekilde de olsa stresin etkili olması mümkün olabiliyor. Hemoroid (basur), anal fistül, anal fissür gibi makat hastalıklarında çoğunun oluşma nedenini bölgenin zorlanmasına dayandırabiliyoruz. Makat bölgesinin zorlanması da genellikle kişinin kabızlık yaşaması ile ortaya çıkabiliyor. Stres bu denklemin neresinde diye soracak olursanız da bazen kabızlık, stresin ortaya çıkartabileceği bir durum olabiliyor.
Yurtdışından hastalarımız arttı
- Bu meslekte başarı kıstasınız nedir?
Hastaların bana güvenerek ve inanarak tedavi için başvurması ayrıca hem il hem de yurt dışından hastaların beni tercih ediyor olmaları doğru yerde doğru şeyi yapıyorum hissini veriyor. Çünkü uyguladığımız ayaktan ameliyatsız lazerli tedavi sayesinde hastaların nereden geldikleri önemli olmaksızın işlemden sonra aynı gün içinde evlerine dönebiliyorlar. Bununla birlikte yaptığım işi sevmem ve neredeyse tüm enerjimi işime vermem belki de başarıyı getiren önemli bir etken olabilir. Kısacası hastaların bana duydukları güven ve benim onların sağlıklarına kavuştuklarını görmem benim için önemli bir başarı kıstası diyebilirim.
Röportaj: Melike ÇALKAP